21 Mart 2024 Perşembe

Böyle miydim ¿


 Ben her zaman böyle miydim
Böyle karanlık mı görürdüm dünyayı
Dudaklarım hep böyle biçimsiz, mor
Horlanmış menekşelere mi benzerdi
Ellerim hep mi uzaktı yeryüzünden
Aklım varla yok arası mıydı
Hep yadırgadım mı onu
Bana ait değilmiş gibi
Bedenim diyorum
Hep böyle yabancı mıydı bu dünyaya
Hiç mi alışmamış havasına suyuna
Hep ağır mı gelmiş insanların bakışları
Peki bu insanı toprak kabul etmeyip 
İçine içine
Daha da derine
Atmaz mı
¿..

11/01/2022 (07:28-07:38)




15 Mart 2024 Cuma

TUTAMAM MISRALARI- ❣️(Kız Çocuğu)



14/03/2024 (23:42) - 15/03/2024 (00:01)

       Belki de artık ifade etmenin yorgunluğundan, açıklamayı ve anlamlandırmayı bıraktığımdan, hiçbir ismi yakıştıramadığım bu özel şiirimi; paylaşmaktan sakındığım önemli bir günlük sayfasıyla birleştirmeyi, bir yapbozun parçaları gibi kalbimden narin parçalar olarak sunmayı göze alıp uzun bir süre sonra yazmaya devam ediyorum. Bu günlük sayfasını benim için önemli kılan, dönüm noktalarımdan birisi olması. Bir sayfa bir insanın dönüm noktası olabilir mi? Artık boşluğa konuşmaktan, kendi kendine sessiz sinir krizleri geçirmekten bitkin düşmüşse evvela olabilir. Neden olmasın? Şiirimi önemli kılan ise hem kendimi hem de her nefesinde bu dünyada bir iz bırakmak uğruna çabalayan, yanlış olanı düzeltmek için büyük fedakarlıklarla yaşama tutunan, başa taç olması gerekirken saçını süpürge eden, önüne kırmızı halılar serilmesi gerekirken gururu egosu boyunu aşmış kimseler tarafından ezilmek istenen, herkese çare olduktan sonra kendine yetmekten çekinen, her birinin kalbi birer gül bahçesiyken kasırgaya uğrayan, bütün her şeye rağmen de ayakta dimdik durmaya çalışan kız çocukları ve kadınları acemi mısralarımla anlatmaya kalkışmış olmamdır. Birçok kişinin görmezden geldiği saklı bahçelere bir çiçek dikme fırsatını bulmanız dileğiyle, keyifli okumalar diliyorum... 

14/01/2023 (13:04-13:37)
15/03/2024 (00:02-00:10)

       Ben büyüdüğümü hissetmiyorum. 19 yaşımı doldurmak üzereyim. Bu zamana kadar hep çalıştım, didindim. Yeri geldi kendimi parçaladım. Kimse görmedi, duymadı, bilmedi. Ben hep sessizdim ama içimde kaç devir kapandı. Yenisine başlamaya cesaretim yok. Normalde cesaretim olurdu ama gücüm olmazdı. Bu bir pes ediş mi? Değil. Ben umudumu hiç yitirmedim. Sebebi ne bilmiyorum, çözemiyorum. Anlam veremiyorum. Bir şeyler çok eksik. O eksiklik hiç dolmayacak. Hani çocukluktan beri, düşünsem çok şey yaşamışım ama koskoca 19 yıldan geriye anlatabileceğim belki on hatıram var belki de yok. Boyumdan büyük işler başarmanın hayalini kurarken bomboş bir hayat yaşamışım gibi hissediyorum. Benim hatam mı? Bence değil. Elbette benim de hatalarım vardır ama başkalarının büyük sorunlarının doğurduğu küçük hatalardır. Hem insan yerine konmayan, kendi kararlarını alamayan, sakin, en küçük şeylere bile gözleri dolan ergen bir kızın hataları kendinden başka kimin canını, ne kadar acıtabilir ki? 

       Hayatımın her döneminde bir şeyler çalındı benden. Hep engellerim vardı. En acı olanı da ne biliyor musun? Bunları bana hep en yakınımdakiler yaptı. En çok güvendiklerim bana hiç güvenmedi. En çok sevdiklerim benim gibi sevemedi. Sorsalar anlatırım çocukken mahallede ne oyunlar oynadığımı ama sadece bir yıl öyle güzel geçmişti. Geri kalan zamanı anlamadım kim, neden benden sakladı. Ergen oldum sonra. Kimisi asileşir, kimisi küser, trip atanlar olur, kavga edenler, evi terkedenler, başka yerde sabahlayıp eve hiç uğramayanlar... Daha neler neler... Diyeceksin ki, "Bunlara mı özeniyorsun? Bunlar güzel şeyler değil ki.". Deme öyle. Yanlış da olsa, acı da olsa bazı şeyler yaşanmalı. Yaşanmalı ki eksik kalmasın insanın yaşamı. Yoksa sonra böyle benim gibi daha yolun başında küsüverir dünyaya. Yaşanmışlıkları boş ver, yaşanmayanlar eksiltiyor insanı. Ben yaşamalıydım bazı şeyleri. Akıllı uslu olmam sadece aileme yaradı; arkadaşlarıma, öğretmenlerime; çevremdekilere yaradı. İçimden geleni yapmalıydım. Doğrumu da yanlışımı da insanların gözüne sokarak 'ben buyum' demeliydim. Hep "Büyüyünce yaparsın." derdi annem. Büyüyünce olmuyormuş. Bilsem, onu dinlemezdim. En cahil zamanımda cahilliğime doymalıydım. Şimdi büyümüş, olgunlaşmışım. Kimse söylemese de ben düşünüyorum 'Bu böyle olmaz.' diye. Keşke bana fırsat verselerdi de olmazları yaşasaydım. Şimdi ben çiçekli tokalar taksam olmaz, peluş oyuncağa sarılıp uyusam olmaz, sokakta kavga etsem olmaz, çirkin sesimle şarkı söyleyip gezsem olmaz, üç aylık yaz tatiline özenip çocukların oynadığı futbolun ortasına dalsam hiç olmaz(daha o zamandan horlanıyordum zaten). Büyüdüm ben, büyüyorum. Ve büyük hayallerimin olduğu bu geleceği hiç istemiyorum. Benim canım gün geçtikçe daha çok yanıyor. Anlatmak için de geç kalıyorum. Büyük bir çıkmazdayım. Yapabildiğim tek şeyi yapıyorum. Allah'ın merhametine ve şefkatine sığınıyorum. 

15/03/2024 (00:12 - 00:25 - 00:31 - 00:55)

       Evde kimse yokken yazmıştım bu sayfayı. Ne kadar alışkanlık olduysa kimse duymasa da sessiz sedasız ağlıyordum. Yine öyle sesimi kısa kısa, hastalıklı gibi, "Hiçbiri bilmiyor ki." dedim. "Haberleri olmadı benim ne çektiğimden. Anlamadılar. Kaç kere ağladım böyle, kaçını duydular? Bilmiyorlar ne yaşadığımı." dedim. "Kimse bilmiyor." diyecektim ki, Rabb'im'i hatırladım. "ALLAH BİLİYOR!" dedim. "Rabb'im biliyor ne yaşadığımı. O'nu hatırlamamı bekliyor." dedim. Bomboş baktığım tavana bu kez gökyüzüne bakar gibi baktım, öyle büyük umutlarla dua ettim. "...bu geleceği hiç istemiyorum." dedikten sonrasını da duadan sonra yazdım.

       Günler sonra defterimi okurken fark ettim. Farklı zamanlarda yazılmış olsalar da benzer yaşanmışlıklar vardı iki sayfada. Önsözde demiştim ya "Sağ kolum nesirdir." diye. Sonunda yetmemiş, açıvermişim sol yanımı. Dökülmüş içinde ne varsa. 

Kaybolsam da döküntüler arasında dualarımla beklerim yarını...
Yarınlar bana ağır gelirse saklarım yine sol yanımı...
Aşka gelip saçılırsa sol yanım tutamam mısraları... 

Ben bir bebek gördüm
Özgürlüktü gözleri
Sevgiydi dudakları
Elleri yumuk yumuktu, sıcacıktı
Pembe bir beresi vardı
Yanakları allıydı
Ben bir kız çocuğu gördüm
Ne zaman bir bebek görse
Bulutlanırdı gözleri
Çalınmıştı pembe beresi
İnsanlar onu suçlardı
O, konuştukça suçlanırdı
Kız çocuğu susardı
Minik elleri kapatırdı kulaklarını
Tüm bu kötülükler yüreğini parçalamasındı
Ben bir kadın gördüm
Toprağından koparılmıştı
Gözlerinde ateş vardı
Dudakları parçalanmıştı
Ne zaman bir bebek görse
Bağrına basardı
Ne zaman bir kız çocuğu görse
Bu dünyaya acıyarak bakardı 
...
03/12/2021 




21 Ocak 2024 Pazar

Hufre-i Nisyân

 Hani kaçamak bakışlarda
Saklardık sevdamızı
Elimizden alınacak gibi
Korkarcasına
Sanki bir çocuğun avuçlarındaki
Bozuk paralardı
Ne kumbaraya atıp biriktirmeye
Ne de harcamaya kıyamadığı
Çaresizliğimi ezberlemişti artık yolların
Gelemezdim
Seni sonsuzluğa gömmeyeyim için
Anlamazdın
Anlamazken bile haklıydın
Sormazdın hesabını
Boş kalan kollarının
Canım bu kadar yanmazdı
Keşke sorsaydın
Saçlarının boşluğa düşüren kıvrımlarından
Kaç kez düştüm amansızca
Gözlerinin pınarına
Yüzümde gezinirken bıraktığı
Parıltılardan bilirdim
Yakamoz kokardı ellerin
Şimdilerde
Bir kar küresi yalnızlığıdır tutkularım
Kendi hâlinde
Saf ve memnun
Senden arta kalan
Sönmüş bir mum
Ve ihaneti
Anlamsız kayboluşların
Ve dilimde
Aynı mısralar
Sana olmayan
Ama üzerine alındığın
Senden başkasına yakışmayacağını
Nasıl da anlamıştın
Hâlâ sensizlikle boğuşur çığlıklarım
Hâlâ sana açılır gözleri kabusların
Kalbim düşerken hufre-i nisyâna
İçimden bir his gizlice sığınır sana
...

2020
21/06/2023 (12:10-12:11)
19/01/2024 (13:03-17:55)
20/01/2024 (23:45)



15 Ocak 2024 Pazartesi

#LüRü - Rap

 Rüyamda yazdığım ilk eserim...

Bir elimde kalem, bir elimde fotoğraf

Çizerken geleceği, yakıyorum geçmişi

Bir yanımda geçmişin hazin dolu saatleri

Bir yanımda bitmeyen hazan yağan köklerim

Kağıt bile dargın, bakmıyor hiç yüzüme

Unutmaya çalışırken düşüyorum ellerine...

Korkma! Unutmadım ben hiçbir şeyi

Listelerde adın yine yıkıyor bu beynimi

Ben sana koşarken, sen kaçmıştın oysaki

Düşüyordum uçurumdan, bıraktın ellerimi

Bir kez olsun sormadın, neden bu korkaklığım

Karşıma geçip hesap sormak bu kadar mı zordu

Anlatmaya çalıştım, tercih ettin nefreti

Bağıra çağıra kopardım ses tellerimi

Bu susuşlar masum yüzlü katliamın habercisi...

Bu susuşlar masum yüzlü katliamın habercisi...

16/07/2021/Cuma

...

15/01/2024 

Bugün sabah hatırladım. Şarkılar dinledim yine. Hoş değil hatırlanan anılar ama insan düşünüyor yine de. Boşluğa düşüyor aklına geldikçe. (22:59-23:00)

(22:47) Paylaşmak istedim.





5 Aralık 2023 Salı

TUTAMAM MISRALARI-Ayna



04/12/2023(23:30)-05/12/2023(01:02)

       Bu kirli dünyadan kaçıp gittiğim, belki biraz garip ama gerçekten kafamı dinleyebildiğim, odam dışında bir yer var; lavabo. Her insanın kendine özgü bir sığınağı vardır. Bir yeri benim sığınağım yapabilecek olan ya müziktir ya da ayna. Müzik kafa dağıtmak içindir, genelde odamda bulunur; ayna kafa toplamak içindir, en güzeli lavaboda bulunur. Asıl kirli olması gereken yer lavabodur. Gelin görün ki aklımın almadığı, midemin bulandığı zamanlarda sığınağım oluyor orası. Bütün insanlardan uzakta: Kimse selam vermiyor, ne yaptığımı sormuyor, gelip kontrol de etmiyor, konuşmuyor da. Tek yaptıkları kapıyı tıklatıp "Dolu." cevabını alınca ses çıkarmadan gitmek. Kimse sizi orada rahatsız edemiyor. 

       Çok olmuştur lavabo aynası ile istişârelerim, deli gibi kendi kendime konuşmalarım. Ne gülün ne küçümseyin, ayna insanlardan daha iyi bir sırdaş ve dert ortağıdır. Sizin aklınızla size yol gösterir. İnsanlara kalsa sizin aklınız size yetmiyor diye kendilerinde de sanki çok varmışçasına akıl verirler. 

       "Ayna ayna! Söyle bana!" dedikten sonrası masallarda oluyor tabii ama bizim aynalar masallardan daha iyi; gerçeği acımadan yüzünüze çarpar, hemen uyanırsınız. Güzel olur yani. Bakın ben ne güzel uyanmışım...

       İnsanlar; görmeyecekler, duymayacaklar, konuşmayacaklar. Hiçbir zaman bilmeyecekler. Bilseler de üç maymunu oynayacaklar. Bir ayna kaç saat ağlayabilir, dakikada kaç göz yaşı dökebilir, aynalar gülünce çıkan ses gürültü kirliliği midir, aynaları çatlatan insanın kibri midir nefreti midir, bir insan kendi yüzüne ne kadar katlanabilir, kusurları görmek için gerçekte ne kadar vakit gerekir, insan kusursuz olsaydı sıkıcı hayata kaç gün dayanabilir, kusur sandığımız bizim kimliğimiz midir? Bu soruları senden başkası sormayacak. Soranlar da senin gibi aynasında saklayacak. Onlar bilsinler, görsünler, duysunlar, fark etsinler diye çabalama artık. Günün sonunda sen yine yalnız kalacaksın. Daha beş dakika önce kendi şapşallığına gülen de sensin, şimdi kapı önüne bırakılmış kedi yavrusu gibi ağlayan da sensin. Sensin, seninlesin. Başka hiç kimsenin yanında o kadar içten gülemezsin ve kimsenin yanında bu kadar rahat ağlayamazsın. Anla artık, yaralarını senden daha iyi bilen kimse yok. Yaralarını kendin saracaksın. Her günün başlangıcında ve bitişinde geleceksin bu aynanın karşısına, kendine bakacaksın. Acıyarak bakma, nefret ederek bakma, kendini kırma. Herkesin kırdığı kalbini yerden al, bulutlara sar sarmala.

       Aynadaki yüzümü aldım, yıkadım. Baktım gözlerim kızarmamış, kırmızıyı aynaya bıraktım. Baktım yüzüm parlamış, karanlığı aynaya bıraktım. Gözümdeki yaşı aradım, aynaya çarpıp suya karışmış. Aynaya baktım, o da ağlamış. Ağlayınca kirlerinden arınmış. Ağlaya ağlaya birbirimize baktık, ağlamaların sonu gülmeye varmış. Gülmeler sığamazmış aynaya. Sığamazsam aynaya, susarız bir dahaki ağlamaya. Sığamazsam aynaya, kabul ederim yarını. Sığamazsam aynaya, tutamam mısraları...

Ben gülünce güldü
Ağlayınca ağladı
Bir sûret ki tıpkı ben
Ne yaparsam ayınını yaptı
Anladım ki dert ortağımdı
Karanlığımın tek sırdaşıydı
Kimsesizliğimin parlak yansıması
Benim gibi tuz buz olmasın
Yerden aldım, yükseğe, duvara astım
Artık ikimiz de özgürüz
Garip bir sessizliğin içinde
...
15/08/2021 (00:10)


Böyle miydim ¿

  Ben her zaman böyle miydim Böyle karanlık mı görürdüm dünyayı Dudaklarım hep böyle biçimsiz, mor Horlanmış menekşelere mi benzerdi Ellerim...

En Çok Okunanlar