02/08/2023 00:53-01:30
Ortaokuldan mezun oluşum çok garipti. Ortaokul hayatım da çok normal sayılmaz tabi. Herkes birbirinden ayrıldığı, belki de bir daha görüşemeyecekleri için ağlarken ben sadece karnemi alıp gitmenin derdindeydim. Öğretmenlerime saygım, sevgim sonsuzdu. Fakat sosyal hayatımda yaşadıklarım bugün bile atlatamadığım travmalara sebep oldu. Sınıf arkadaşlarım birbirleriyle vedalaşıp ağlarken ben öğretmenlerimle vedalaşıp koşa koşa eve gittim. Sadece ortaokul bitmemişti. Yaşadığım anlamsız olaylar, zorbalıklar, yalanlar, iftiralar, çocukluğun lanetli aşkları, zor günlerimdeki güler yüzünü iyi günümde göremediğim insanlar, kursağımda bırakılan güzel anılarım, başarılarımın ardından yarım kalan sevinçlerim... Hepsi bitmişti. Bütün bu olanlar bir daha yaşanmayacaktı. Lisede yeni bir hayata başlayacak, yeni bir çevre edinecek, benimle aynı düşüncede olan insanlar tanıyacaktım. Her şeyden önemlisi ortaokulda yaşadıklarımın hiçbirini lisede yaşamayacaktım.
Lisenin cıvıl cıvıl ilk günleri geçince, okul düzenine de biraz alışınca kendi karanlığıma tekrar döndüm. Lisedeki ortam farklıydı, evet ama benim istediğim ortam mıydı emin değildim. Tamamen derslerden, başarılardan bağımsız olarak insanların kişiliğinden bahsediyorum. Lisedeki insanlar da kötü olabilirdi. Belki de daha kötülerdi. Ben lisede kime güvenecektim? Kimle arkadaş olacaktım. Hepsiyle kültürümüz farklıydı. Nasıl anlaşacaktım onlarla? Anlatsam gerçekten anlarlar mıydı beni? Göründükleri kadar samimi miydi hepsi? Bu düşüncelerden, her şeyi sorgulamaktan, insanlarla arama mesafe koymaktan kurtulamadım.
Çocukluğumdaki neşeli halime, özüme, döndüğümü sanıyorken aslında beni yoran düşüncelere mola vermişim o kadar. Hiçbir şey yapmasalar da insanlar bana sahte geliyordu. Her an birisi bana bir kötülük edecek; hakkımda dedikodu çıkacak, tartışma olursa işin sonu kavgaya varacak, yanlış olan bir şeyi düzeltirsem insanlar bana hor bakacak, saçma sapan aşk konuları açılacak, erkeklerle samimi olursam el şakası yapmaya başlayacak, kızlarla samimi olursam mutlaka biri beni kullanmaya çalışacak...vs.vs.
Bütün evhâmlarımı unuttuğum tek ders, edebiyat. İlk yazı ödevini öğretmenimiz ne zaman verecek diye çok bekledim. Şansıma ilk ödev şiir ünitesindendi. İçimde biriken karanlığı satırlara dökme zamanım da çoktan gelmişti. Kitaptaki şiirlerden birine nazire yazmam gerekiyordu. Erdem Bayazıt’ın şiirini okuyunca çok etkilendim. Diğerlerini gözüm görmedi bile.
İçimin vadilerinde kış kıyamet
Rüzgarlar biteviye
Yavrusunu yitiren kurdu seslendiriyor
Ve ay her gece
Gümüşî bir yalnızlığı anlatmak için
Doğuyor sanki öylece
~Erdem BAYAZIT
Üstad yalnızlığını muhteşem bir şekilde anlatmış. İçimde biriken yalnızlık isyan ederken ben de daha fazla tutamam mısraları...
İçimdeki bahçede sonbahar
Yaprakları dökülen çınara
Yuva yaptı yalnızlık
Güvercinler uğramaz oldu semtime
Artık çiçek açmıyor bahçemde
Çocuklar oyun oynamıyor
İçimdeki sokakta her zaman gece
Güneşi doğmayan bir sokak
Karanlık denize akarken gözyaşlarım
Yutuyorum hıçkırıklarımı
Aman sessiz ol yanlızlığım!
Kimseler duymasın
Aslında içimde kocaman bir boşluk
Çünkü zor geliyor gerçekleri bilerek yaşamak
Ve dertlerimi kimseyle paylaşamamak
Zor geliyor kimsenin çığlıklarımı duymayışı
Herkesin kalbinde bir hiç olarak yaşamak
#2018
🌬️ Nazire-Şiir