12/08/2023 (02:50-02:55)
Duydunuz mu? Aya ayak basılmış. Dünyada adım atacak yer yokmuş. Duydunuz mu? Mars’da yaşam bulunmuş. Dünya yaşanacak yer değilmiş. Duydunuz mu duydunuz mu?! İnsanlar uzaya taşınacakmış. Dünyada kirletecek yer kalmamış.
12/08/2023 (02:50-02:55)
Duydunuz mu? Aya ayak basılmış. Dünyada adım atacak yer yokmuş. Duydunuz mu? Mars’da yaşam bulunmuş. Dünya yaşanacak yer değilmiş. Duydunuz mu duydunuz mu?! İnsanlar uzaya taşınacakmış. Dünyada kirletecek yer kalmamış.
İnsan hayattan, hayatın gerçeklerinden kaçar. Hayallere sığınır. Gökyüzüne dalar. Düşünür... Hiç kimse bilmez ne düşündüğünü. Gözleri ihanet eder insana. Peki, gece gökyüzüne bakan insanlar neden hep hüzünlenir? Karanlık, sonsuz, gizemli... Bu yüzden mi? Ama yıldızlar var. Parlak, umut dolu ve milyarlarca...
Ben de bazen çok sıkılıyorum her şeyden, kaldırıyorum başımı gökyüzüne. Yıldızlara baktıkça hep eskileri hatırlıyorum ya da olmayacak hayaller kuruyorum. 'Ne faydası var?' dersen, hiçbir faydası yok. Aksine bazen zararını görüyorum. Benim gözlerim de ihaneti seviyorlar.
Beraber bakalım mı benim gökyüzüme? Bak, oradaki yıldızların hepsi benim. Şuradakiler sevinçlerim, şuradakiler hüzünlerim. Bak, buradakiler de kaygılarım, endişelerim. Az ileride korkularım var; yüzleşemediğim, köşe bucak kaçıp kendime bile söyleyemediğim. Bak, oradakiler geride bıraktıklarım. En uzaktakileri gördün mü? Bak, orada, en arkada; herkesten saklananlar, yalanlar, sırlar, kimseye gösteremediğim içimdeki gerçekler... Şuradaki yıldızı gördün mü peki? En parlak olanı. Ne güzel görünüyor değil mi? Sanki, bütün yıldızlar ışığını ondan alıyor gibi. Sanki, bütün karanlığın sırrı onda saklı. Ömrüm boyunca o yıldıza ulaşmak için çabaladım. Sanki, ona bir dokunsam bütün mucizeler gerçekleşecek gibi...
Bak bak, çabuk bak! Yıldız kaydı gördün mü? Nasıl olur, görmedin mi?
Ben de herkesin yaptığı hatayı yaptım işte! O yıldız bana çok yakındı ama ben hep uzaktakilere baktım. O hep bekledi. Ben onu kaçarken gördüm. Kuyruğuna da hayallerimi taktım, onlar da gitti. Şimdi yine kaldım geçmişle baş başa. Herkesin yaptığı gibi, bende olanı görmedim. Hep bende olmayanı aradım, bulamadım.
Boşuna arama. Sen de bulamazsın. Bırak, her şey olduğu yerde kalsın. Hayat sende olanlarla güzel.
26/10/2020
12/08/2023 (01:02-01:13)
İnce bir çizgide
Bitkin bir ruh
Sırat köprüsü gibi
Sergeşt yaprak gibi
İnce bir çizgide
Yürüyorum
Bir yanım maviler içinde
Bir yanım kızıla boyanmış
Bir yanımda nefsim
Bir yanımda korkularım
Maviye uçsam boğulurum
Ayağım kaysa kızıla çalsam
Kan revan içinde yanarım
İnce bir çizgideyim
Bir yanım anlamsız
Diğer yanım mantıksız
İkisi de altta kalmaz
Bir yanım ateş püskürür
Bir yanım sular altında kalır
İnce çizgi bilinmeze karışır
Boğulmaktan korkar
Korkularımda yanarım
Yanmam boğulurum
Boğulmam da...
Ne olurum ya¿
Varlığım da karışır pinhâna
...
14/03/2022 (10:52-11:05)
Neden insan büyüdükçe aklını yitirdi?
Bulutlar özgür esirlerdir. Dünyadan dışarı çıkamazlar ama istedikleri kılığa da girerler. Aşıklara kar, saçını fönleyene yağmur, sinirini bozana dolu olur; yağar. Sonra hiçbir şey olmamış gibi tekrar kurulur yerine, keyifle izlemeye devam eder kendinin sandığı dünyanın karıncalarını. İnsan imreniyor özgürlüğüne ama benziyor esirliğine.
Bulutlara göre biz iki cam arasındaki toprakta sürekli tüneller kazan varlıklarız. Tüneller kazıyoruz, binalar inşa ediyoruz. Sonra da kendimizi buralara hapsediyoruz. Ardından bulutlar yalnız kalıyor, tıpkı yıldızlar gibi. Bulutları terkedip duvarları izliyoruz, yıldızları terkedip boş tavanı izliyoruz. Karanlık düşünceleri de art arda çarptık mı suratımıza bu iş tamamdır. Bulutlarda yeni dünyalar keşfeden, yıldızlarda galaksiler inşa eden küçük ama temiz beyinlerimiz artık büyümüş, kendimizi iki cam arasına-kalp ve beyin- hapsetmişizdir. Artık bulutlar uzay mekiği olmuyor. Zaten yıldızlar da bizi önemsemiyor. Yeni büyüyen bedenlerimizle ruhlarımız iş birliği yapmış, bilmediğimiz ayaklar altında eciş bücüş olmuşlar. Büyüyen zihnimiz de tertemiz delirmeyi ihmal etmemiş. Artık kendi dünyasında koskocaman, güçlü, tüneller kazan, binalar inşa eden, sonra da keyif yapıyoruz diye koltuğa bağlanan karıncalar olmuşuz.
Büyüdük, büyüdükçe küçüldük. Binalar inşa ettik yuvamız olsun diye. Binalar setler oldu diğer insanlarla aramıza. Kaldırdık, attık sobaları; kaybettik o sıcaklığı. Duvarından katran sızan evlerin silindi simâları. Birbirini görmeden yaşayan, başkalarının varlığından habersiz, ayrı hücrelerde mahkûmlar olduk. Bulutlara özenirken, birbirine dokunamayan yıldızlar olduk. Özgürlüğü düşlerken mahkûm olduk. Mahkûm olduk... Taştan, duvardan hayallere mahkûm olduk. Beynimizi yıkayan internete mahkûm olduk. Kendi icatlarımıza esir olduk. Bilgisayarlarla birlikte bir oda dolusu aile sıcaklığı ve sohbeti de küçüldü, yerin dibine girercesine ceplerimize girdi. Unuttuk birbirimizi. Unuttuk bu dünyayı. Unuttuk ahireti. Unuttuk yaşamayı.
Galaksi oldu yeryüzü
Yıldız oldu insanlar
Geldi geçti insan dünyadan
Sıkıntıdan patladı yıldızlar
Korkunç bir sır fısıldanmış gibi
Sesslik saplandı evrene
Yaşamak varken bulutların üzerinde
Koskoca uzay boşluğu kaldı geriye
03/02/2022 (00:45-01:27)
20/04/2022 (22:21-22:25)
10/08/2023 (03:24-03:52)
08/08/2023 (03:33-04:29-05:14-07:02)
İnsanın yaşamak için sebeplere ihtiyacı vardır. Bazıları yaşamayı severler, bazıları sevdikleri için yaşarlar, bazıları da sevildikleri için yaşarlar. Bazı insanlarınsa yaşamak için pek bir sebebi yoktur aslında, zorunda oldukları için yaşarlar. "Yaşamak istemiyorum." diyemezler. "Yaşamak zorundayım." derler. Bu insanlar bir yere tutunmaya çalışır. Bazen bir insandır bu, bazen hayvan, bazense cansız bir nesne. Hatta bazıları sadece hayallere tutunur. Güya bir gün her şey düzelecekmiş. Hadi oradan? Nerede görülmüş? Olmayacağını kendisi de çok iyi bilmesine rağmen tutunmaya çalışır.
Bazen insanların arasında görünmezmiş gibi gezinirler, bazen gereksiz detaylara takılıp zaman geçirirler-bu detaylar zihindeyse zaman da zihni çürütür tabi-. Bazıları vardır hayvanlarla böceklerle konuşur-Hani duyunca garipsediğiniz, o kadar da değildir dedikleriniz... Evet, onlar gerçekten varlar.- Bazıları saatlerce uyur. Bazıları tavana bakar sanki bir tepki beklercesine... Öyle ya da böyle her biri sebep ararlar yaşamaya. O sebebi bulunca da kaybetmemek için kırk takla atarlar. Kendilerine yaşatılanı, çektikleri acıları unutmasalar da görmezden gelirler. Hele de saatlerce ağladıkları geceleri nasıl atarlar bir kenara, nasıl ihanet ederler çalınmış zamanlara! O son damla düşmesin diye ne çok emek harcarlar bu hayatta. Görmezden gelmelerini yadırgamayın. Sebepsiz kalmamak içindir duygusuz kalışları.
Ben de tutunacak çürük bir dal buldum kendime. Buldum demem de doğru değil, zorla fırlatıldım o yöne. O mu benim dalım, ben mi ona dalım? Anlamadım. Sanırım onun kalbi iyileşmeli önce.
Ağlamak kabullenmektir. Ağlamayı kabullendiğim bir gece... Son damla gözümde... Tutamam mısraları...
İçimdeki son umut da
Maziye karışacak
Hem de senin yüzünden
Önce sevinçlerimi kaybettim
Sonra acılarımı
Sonra bütün öfkemi, kinimi
Tek tek bütün duygular kayboldu
Kim bilir hangi tellere takıldılar
Nerede hapsoldular
Can çekişeni
Hâlâ kurtarılmayı bekleyeni
Var mıdır içlerinde?
Sanmam!
Umutlar da kayboldu ya!
Gözümde son bir damla
O göz yaşı düşmemeli
O layık değil
Kimsenin ayaklarının altına
Hem sen de düşersen gözümden
Ne anlamı kalır yaşamanın?..
23/12/2020
Başkası için çalıyor şarkılar Kalemimin mürekkebi başkası için çarpıyor sayfalara Başkası için... Başkası için bu gözyaşları Başkası için ...