18 Ağustos 2023 Cuma

TUTAMAM MISRALARI - Sustum

18/08/2023 (02:30-03:14)

     Geçmişi eşelerken fazla abartıp biraz fazla geriye gitmişim. Ne yapayım? Suçlayacak kimse bulamayınca gidebildiğim kadar gittim. Her şeyin bir tane bile olsa sorumlusu olmalıydı. Suçluları buldum bulmasına tabii. Belki onların da suçluları vardı ama bu ihtimal onları affetmem için yeterli değildi. Sonuçta suç üstüne suç eklemeyi tercih etmişlerdi. Bu durumda bana kalan tek seçenek onlardan nefret etmek, kin beslemekti...

§

21/02/2022 (12:57-13:17)

     Kendi hayatlarını mahvetmişler; benimkini de uçurumun kenarında, ölümle kalım arasındaki o ince çizgide bırakmışlardı. Vâroluşumla hiçliğim, benliğimle engellerim, aklımla kalbim, istediklerimle sahip olduklarım arasındaki savaşta masum bir çocuk kadar suçsuz, çaresiz... Tek yapabildiğim sabretmek. Beklemek... Neyin geleceğini bile bilmeden beklemek. Tüm hislerimi, hayallerimi, umutlarımı darmadağın eden değersizlik duygusu bir kız çocuğunun tüm dünyayı yakmasına yetebilecek güçte bir kıvılcımdı. Reddedişlerimi, sınırlarımı insanlar anlamsız bulsa da, kimsenin işine gelmese de ben çok şey kazanmıştım. Bütün insanlardan uzaklaştım. Her şeyi terk ettim. Bütün arkadaşlıkları, sohbetleri, dertleşmeleri, masal diyârından kaçıp gelen beyaz atlı prensleri... Bir insanın kendine yetmesi için şart olan varoluş gerekçelerinin hepsinden de vazgeçmiştim. Ancak hepsinin karşılığı olarak kendi hayatımı kazanacak, benliğimle barışabilecektim. İnsanların benden beklediği sevgiyi sadece bu şartlarda onlara sunabilirim. Zamanı geldiğinde ben ihtiyacım olanı alacağım, hem kendime hem çevremdekilere yeteceğim, yetişeceğim. 

     O gün gelene kadar gördüklerimi görmedim, duyduklarımı duymadım; düşünmedim, anlamadım, hissetmedim. Aslında ben bu dünyada hiç vâr olmadım. O gün gelene kadar sessizim... 

§

     Ben de çok istedim bu çemberin içinde herkes masum olsun ama benim istememle olmuyor. Ben her ne kadar mantıklı düşünen bir genç olsam da geçmişte ve gelecekte birileri -eskilerin deyimiyle- cahillik etmişler, ediyorlar. Benim önümdeki engelleri zamanında birilerinin yaptığı cahillikler koymuş. Onların cahilliği yüzünden ben çok akıllıca davranmak zorundaydım. Nasıl olduğunu anlamak zor, biliyorum ama öyle işte. Ben bu kadar söylerim, anlayan anlasın. 

     İnsan söyleyemez bazı şeyleri. Ya kendine ağır gelir ya dinleyene ya hayatına ya da hayatındakilere. O yüzden sustum ben de. Kimseye anlatmadım. Burada bahsettiğime pişman olacağımı da biliyorum ama sustukça birikiyor, bırakmıyorlar yakamı. Sustukça birikiyor, duyulmuyor çığlıkları. Sustukça birikiyor, tutamam mısraları...

Bir susuşun ardında 

Bir acı gizlidir

Sessiz bir çığlığın ardında 

Bir kâhroluş gizlidir

Sustum, sustum, sustum

Çığlık sesi yankılarla kaybolan 

Kimse duymamış 

Ben yine sustum

...

30/07/2021 (?-08:25)

🌬️ Sustum-Şiir









16 Ağustos 2023 Çarşamba

Herkese İnat


16/08/2023 (00:31-01:38)

     "Ortaokulda yaşadıklarımın hiçbirini lisede yaşamayacağım." dedikten sonra daha kötülerini yaşamaya başladım. (bknz. Nazire) Liseye kadarki hayatımda neşeli, kolay arkadaş edinen, kibar, sosyal, en önemlisi cesur ve girişken bir insandım. Lisede ise  içine kapanık, kolay kolay iletişim kurulamayan, kendini koruduğunu düşünerek insanlara -en çok da karşı cinse- kaba davranan, en sevdiği insanlardan bile kaçmaya çalışan, bütün özgüvenini yitirmiş, en iyi bildiği şeyleri bile yapmaktan çekinen tipik bir ergen modeline dönüştüm. Bu ergenin belki de en kötü özelliği bütün asiliğini içine hapsetmesi ve öfkesini kendinden çıkarmasıydı. Maalesef uzunca bir süre bunu farkedemedim, ta ki bazı insanların bana gerçekten kırıldığını ve saygı çerçevesinde aramıza mesafe koyduklarını anlayana kadar.

      Lisede de bazı ihanetleri, dedikoduları, yanlış arkadaşları görmüş olsam bile bunlar beni çok etkilemedi. Tecrübeli oluşum sayesinde olacakları zaten önceden tahmin edebiliyordum. Asıl sorunum kendimleydi. İnsanlara kaba, kırıcı, mesafeli davranışlarımı farkedişimle birlikte hayatımı ve kişiliğimi yeniden sorgulamaya başladım. Bozulmuş kişiliğimin ardında yatan sebepleri bulmak, anlamak çok da zor değildi. Mesele bu sebeplere nasıl bir çözüm bulacağımdı. Geçmişimde yaşadıklarımı yok sayamazdım, geri dönüp düzeltemezdim, onlarla barışamazdım, geleceğime taşıyamazdım; ben o incinmiş duyguları hiçbir yere sığdıramadım. Yerine yenilerini koymak istedim ama eskileri kaldırıp atmak o kadar da kolay değilmiş. Her çöplüğe sığmazmış insanın geçmişi. 

     Zaman geçtikçe tek sorunumun geçmişim olmadığını anladım. Benim dünle, bugünle, yarınla çok büyük sorunlarım vardı. Asıl sorunum bana öğretilen hayat metodu, benim kabullendiğim bakış açısı, farkında olmadan zihnime enjekte ettiğim kurallardı. Belirli insanları suçlamak, kendime eziyet etmek, hayatıma anlamsız sınırlar çizmek saçmaydı. Evet; yaşadığım zorluklar vardı. Önüme engel koyanlar, başarımı hiçe sayanlar, ne kadar mükemmel olursam oluyum beni olduğum gibi kabullenmeyen yakınlarım, iyi yönlerimi unutup en ufak hatamda kolayca beni yaralayanlar, gücümün yetmediği gerçekler vardı. Bu duvarların hepsini tek seferde yıkamazdım. Düşe kalka tırmanacak, zamanı gelince de tek kibrit çöpüyle her şeyi halledebilecek güçte olacaktım. İster benim yanlışım olsun, ister hayat şartlarım olsun, ister diğer insanların etkileri olsun hiç fark etmezdi. Her daim bazı sorunlar olacak ve ben o sorunların üstesinden gelecektim. Ben yenemesem de zaman o düğümleri çözecek, ihtiyacım olanı da durduğu yerden söküp bana verecekti. Ben her zaman elimden geleni yapacak ve doğru zamanı bekleyecektim. Dünya bir savaş meydanıysa ben de asil bir savaşçı olmalıydım. Savaşacaktım; hayatla, insanlarla, kendimle, her şeyle. Barışmayı öğrenemedim ya da tercih etmedim. Bir şekilde savaşmayı seçtim. 

     Sadece sevdiğim insanları kabullendim. Ha, bir de kendimi de sevdiklerim arasına ekledim! Kendimi sevdikten sonra neler neler değişti bir bilseniz! İnsanlar, şartlar ve olaylar olduğu yerde duruyordu ama ben artık kendi değerimin farkında bir insan olarak önemsemem gerekenleri önemsiyor, geri kalanını da görmezden geliyordum. Biliyorum görmezden gelmek her zaman iyi değildir ama sizi ilgilendirmeyen ve değiştiremeyeceğiniz şeylerle uğraşmak sadece yorucu olur. 

     Bu yeni halimi ben çok sevsem de çevremdekilere kabul ettirmek zordu. Bazıları tanımadılar bile. Gerçi kimse tam olarak tanıyamazdı. Çünkü hiçbiri bilmiyordu beni; geçmişimi, şimdimi, ne hissetiğimi, ne yaşadığımı, neleri yaşayamadığımı, hayat şartlarımı bilmiyorlardı. Benim hayatım hakkında kimsenin en ufak bir fikri bile yoktu. Kendi hâlinde sakin ve tuhaf(!) bir insandım sadece. Bilmeleri çok önemli değil ama tuhaf damgası yemeseydim iyiydi. İnsanları yargılamak, tanımlamak bu kadar kolay olmamalı.  

     Ve ergen tripleriyle okuldan döndüğüm, pasif-agresif günlerimden birisi... Beni tanımadan yargılayanlara hem öfkeli hem kırgınım. Ben yeni bir hayata başlamaya çalıştıkça onlar bana engel oluyor sanki. Eski günlüğüme yazdığım son paragrafı yırtıp bir defterin arasına koymuştum. Kitaplığımda arayıp buldum. Yine aynı şeyi yapacaktım: Eski yazımı okuyup 'Ben bunu da atlatırım.' diyecektim. (bknz. Yazarsın )Korka korka başladım okumaya. Daha ikinci cümlede ağlamaya başladım. Bu sefer istediğim gibi oldu. İkna oldum her şeyin düzeleceğine. Çünkü eski hastalıklı halime dönmem mümkün değildi artık. İyileşmek zorundaydım. 

     Her zaman yaptığım gibi bütün gün müzik dinledim. O gün Şebnem Ferah'ta takılı kaldım. 3 saat boyunca listeye kaç şarkı ekledim, en sevdiğimi kaç kere başa sardım hatırlamıyorum. En son sakinleşip, dertleşme zamanı geldi. 'Can Kırıkları'nı tekrar başa sarıyorum. Eski günlüğümü çok zahmete girmeden uzanıp aldım yatağın üzerinden. Göz yaşımı geceye saklamadan başlıyorum yazmaya. Kimse varlığımdan memnun olmasa da herkese inat yaşarım ben. Yazarım herkese inat. Herkese inat tutamam mısraları...

Benim karanlığın dans ettiği

Kırmızı mürekkep bulaşmış sayfalarım var

Sayfaları yıpranmış

Yıpratılmış başlangıçlarım var

Sonundaki uçurumu bile bile

Tırmandığım yokuşlarım

Yokuşun sonunda beni bekleyen cellatlarım var

Kimse bilmez benim kanatlarım var

Uçurumdan düşsem de 

Gökyüzünü mesken tutarım

Kimse bilmez 

Herkesin boğulduğu gözyaşı denizinde

Benim nice anılarım var

Kimse bilmez

Benim herkese inat yaşayacağım

Zafer bekleyen günlerim var!..

18/05/2021 (20:30-?)

🌬️ Herkese İnat - Şiir



14 Ağustos 2023 Pazartesi

Erciyes'in Karı Erimesin


Erciyes'e yağan kar insanların derdini örter

Muhafızıdır etrafında irili ufaklı tepeler

Muhafızların eteklerine taşlar yuvarlanır

Kimisi büyüktür; yıkar geçer

Umrunda olmaz hiçbir şey 

Kimisi küçüktür; fark edilmez bile

Herkesten gizler kendini

Ne yaşarsa içinde yaşar

Küçüktür ama içine koca bir dünya sığar

Bu taşların tozları ufalanır insanların yüreğine

Bu tozlarla kaplanır Kayseri'nin kalbi

Bu tozlar, bu taşlar, bu tepeler, şanlı Erciyes!

Hepsi Kayseri'nin toprağı

Bu toprak kimi zaman fırtına olur

Kurutur her bir yaprağı

Kimi zaman serilir yere

Başüstünde taşır geleni

Yeterki umutsuzlukla kaybolmasındı

Yalnızlıkla dost olmasın

İhanete uğramasın

Kalpler kırılmasındı

Tek derdi kötülük olmasındı

Her bir kötülükte

Bir kar tanesi erir Erciyes'in tepesinde

Bu toprağın tek derdi

Erciyes'in karı erimesindi

...

14/05/2021 (01:00-?)

14/08/2023 (00:55-01:01)

Fotoğraflar: 2007 Yılı Hacılar Fotoğraf Sergisi














Böyle miydim ¿

  Ben her zaman böyle miydim Böyle karanlık mı görürdüm dünyayı Dudaklarım hep böyle biçimsiz, mor Horlanmış menekşelere mi benzerdi Ellerim...

En Çok Okunanlar