"Ortaokulda yaşadıklarımın hiçbirini lisede yaşamayacağım." dedikten sonra daha kötülerini yaşamaya başladım. (bknz. Nazire) Liseye kadarki hayatımda neşeli, kolay arkadaş edinen, kibar, sosyal, en önemlisi cesur ve girişken bir insandım. Lisede ise içine kapanık, kolay kolay iletişim kurulamayan, kendini koruduğunu düşünerek insanlara -en çok da karşı cinse- kaba davranan, en sevdiği insanlardan bile kaçmaya çalışan, bütün özgüvenini yitirmiş, en iyi bildiği şeyleri bile yapmaktan çekinen tipik bir ergen modeline dönüştüm. Bu ergenin belki de en kötü özelliği bütün asiliğini içine hapsetmesi ve öfkesini kendinden çıkarmasıydı. Maalesef uzunca bir süre bunu farkedemedim, ta ki bazı insanların bana gerçekten kırıldığını ve saygı çerçevesinde aramıza mesafe koyduklarını anlayana kadar.
Lisede de bazı ihanetleri, dedikoduları, yanlış arkadaşları görmüş olsam bile bunlar beni çok etkilemedi. Tecrübeli oluşum sayesinde olacakları zaten önceden tahmin edebiliyordum. Asıl sorunum kendimleydi. İnsanlara kaba, kırıcı, mesafeli davranışlarımı farkedişimle birlikte hayatımı ve kişiliğimi yeniden sorgulamaya başladım. Bozulmuş kişiliğimin ardında yatan sebepleri bulmak, anlamak çok da zor değildi. Mesele bu sebeplere nasıl bir çözüm bulacağımdı. Geçmişimde yaşadıklarımı yok sayamazdım, geri dönüp düzeltemezdim, onlarla barışamazdım, geleceğime taşıyamazdım; ben o incinmiş duyguları hiçbir yere sığdıramadım. Yerine yenilerini koymak istedim ama eskileri kaldırıp atmak o kadar da kolay değilmiş. Her çöplüğe sığmazmış insanın geçmişi.
Zaman geçtikçe tek sorunumun geçmişim olmadığını anladım. Benim dünle, bugünle, yarınla çok büyük sorunlarım vardı. Asıl sorunum bana öğretilen hayat metodu, benim kabullendiğim bakış açısı, farkında olmadan zihnime enjekte ettiğim kurallardı. Belirli insanları suçlamak, kendime eziyet etmek, hayatıma anlamsız sınırlar çizmek saçmaydı. Evet; yaşadığım zorluklar vardı. Önüme engel koyanlar, başarımı hiçe sayanlar, ne kadar mükemmel olursam oluyum beni olduğum gibi kabullenmeyen yakınlarım, iyi yönlerimi unutup en ufak hatamda kolayca beni yaralayanlar, gücümün yetmediği gerçekler vardı. Bu duvarların hepsini tek seferde yıkamazdım. Düşe kalka tırmanacak, zamanı gelince de tek kibrit çöpüyle her şeyi halledebilecek güçte olacaktım. İster benim yanlışım olsun, ister hayat şartlarım olsun, ister diğer insanların etkileri olsun hiç fark etmezdi. Her daim bazı sorunlar olacak ve ben o sorunların üstesinden gelecektim. Ben yenemesem de zaman o düğümleri çözecek, ihtiyacım olanı da durduğu yerden söküp bana verecekti. Ben her zaman elimden geleni yapacak ve doğru zamanı bekleyecektim. Dünya bir savaş meydanıysa ben de asil bir savaşçı olmalıydım. Savaşacaktım; hayatla, insanlarla, kendimle, her şeyle. Barışmayı öğrenemedim ya da tercih etmedim. Bir şekilde savaşmayı seçtim.
Sadece sevdiğim insanları kabullendim. Ha, bir de kendimi de sevdiklerim arasına ekledim! Kendimi sevdikten sonra neler neler değişti bir bilseniz! İnsanlar, şartlar ve olaylar olduğu yerde duruyordu ama ben artık kendi değerimin farkında bir insan olarak önemsemem gerekenleri önemsiyor, geri kalanını da görmezden geliyordum. Biliyorum görmezden gelmek her zaman iyi değildir ama sizi ilgilendirmeyen ve değiştiremeyeceğiniz şeylerle uğraşmak sadece yorucu olur.
Bu yeni halimi ben çok sevsem de çevremdekilere kabul ettirmek zordu. Bazıları tanımadılar bile. Gerçi kimse tam olarak tanıyamazdı. Çünkü hiçbiri bilmiyordu beni; geçmişimi, şimdimi, ne hissetiğimi, ne yaşadığımı, neleri yaşayamadığımı, hayat şartlarımı bilmiyorlardı. Benim hayatım hakkında kimsenin en ufak bir fikri bile yoktu. Kendi hâlinde sakin ve tuhaf(!) bir insandım sadece. Bilmeleri çok önemli değil ama tuhaf damgası yemeseydim iyiydi. İnsanları yargılamak, tanımlamak bu kadar kolay olmamalı.
Ve ergen tripleriyle okuldan döndüğüm, pasif-agresif günlerimden birisi... Beni tanımadan yargılayanlara hem öfkeli hem kırgınım. Ben yeni bir hayata başlamaya çalıştıkça onlar bana engel oluyor sanki. Eski günlüğüme yazdığım son paragrafı yırtıp bir defterin arasına koymuştum. Kitaplığımda arayıp buldum. Yine aynı şeyi yapacaktım: Eski yazımı okuyup 'Ben bunu da atlatırım.' diyecektim. (bknz. Yazarsın )Korka korka başladım okumaya. Daha ikinci cümlede ağlamaya başladım. Bu sefer istediğim gibi oldu. İkna oldum her şeyin düzeleceğine. Çünkü eski hastalıklı halime dönmem mümkün değildi artık. İyileşmek zorundaydım.
Her zaman yaptığım gibi bütün gün müzik dinledim. O gün Şebnem Ferah'ta takılı kaldım. 3 saat boyunca listeye kaç şarkı ekledim, en sevdiğimi kaç kere başa sardım hatırlamıyorum. En son sakinleşip, dertleşme zamanı geldi. 'Can Kırıkları'nı tekrar başa sarıyorum. Eski günlüğümü çok zahmete girmeden uzanıp aldım yatağın üzerinden. Göz yaşımı geceye saklamadan başlıyorum yazmaya. Kimse varlığımdan memnun olmasa da herkese inat yaşarım ben. Yazarım herkese inat. Herkese inat tutamam mısraları...
Benim karanlığın dans ettiği
Kırmızı mürekkep bulaşmış sayfalarım var
Sayfaları yıpranmış
Yıpratılmış başlangıçlarım var
Sonundaki uçurumu bile bile
Tırmandığım yokuşlarım
Yokuşun sonunda beni bekleyen cellatlarım var
Kimse bilmez benim kanatlarım var
Uçurumdan düşsem de
Gökyüzünü mesken tutarım
Kimse bilmez
Herkesin boğulduğu gözyaşı denizinde
Benim nice anılarım var
Kimse bilmez
Benim herkese inat yaşayacağım
Zafer bekleyen günlerim var!..
18/05/2021 (20:30-?)
Yine güçlü bir yazı... Tutma bence de... hem de herkese inat:)
YanıtlaSilŞebnem, ve elbette bu şarkı çok iyi seçim:)
İstesem de tutamam. Ben yazdıkça varım bu dünyada. :)
SilŞebnem Ferah, dinlemekten vazgeçemediğim, zaman geçtikçe dinlemeyi özlediğim isimlerden.
Şarkının da bende çok ayrı bir yeri vardır.
Yorumunuz için teşekkür ederim. 💛
Tebrik ediyorum ben sizi çünkü hep derim insana yine en iyi kendisi yardım edebilir çünkü gün gelir kendimizi en iyi kendimizin anladığını keşfederiz ve bir sorunun çözümü için o sorunu bulmak ilk ve en önemli adımdır gerisi kolay çözeriz yani sorunu yavaş yavaş ortadan kaldırırız. Kendimizden güçlüsü yok.
YanıtlaSilSöylediklerinize katılıyorum. İnsanı kendisinden daha iyi tanıyan kimse yoktur. Bu yüzden sorunlarımızı çözecek olan da kendimizi yerden kaldıracak olan da yine biziz.
SilDesteğiniz için teşekkür ederim. 💛